Plan ve Taktika

Plan ve taktikalarımız genellikle “Fırsat yarat, Fırsatı yakala ve Fırsatı yönet” şeklinde olmalıdır. Fırsatlar farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Bazen düşman, farkında olmadan hata yaparak bize fırsat yaratabilir. Düşman hata yaptığında, sözünü kesmeyip, bunu bir fırsat olarak değerlendirmeliyiz. Ancak şunu da bilmeliyiz ki, umut bir strateji değildir, oturup fırsatları beklemek olmaz. Gerçek fırsatları kendimiz yaratmalıyız. Her zaman için planlarımız olmalı ve bu planlarımız doğrultusunda, sosyal gücümüze dayanarak, fırsatlar yaratıp, yönetmeliyiz. Stratejide ne kadar gizlilik ve dikkat önemliyse, taktiklerde de gözlem ve hız önemlidir. Fırsatı yakaladığımızda sel gibi akmalıyız. Planlarımız esnek ve uyumlu olursa, hem bir adım amaca doğru ilerleriz, hem de gücümüzü artırırız. Her zaman kendi seçtiğimiz yerde, kendi zamanımızda savaşmalıyız. Kontrolü her zaman elimizde tutup, düşmanın eline geçmesine izin vermemeliyiz. Bunun için fırsatı değerlendirip, aksiyona geçmeyi bildiğimiz gibi, belirli kazançlar elde ettikten sonra, geri çekilmeyi de bilip, insanlarımızın en az zarar görmesine de dikkat etmeliyiz.

Yalnız milli hükümetimizin kurulması ya da Güney Azerbaycan’ın bağımsızlığına götürecek fırsatlar değil, bizi bir adım ileri taşıyacak her fırsatı değerlendirmeliyiz. Her fırsattan planladığımız kadar yararlandıktan sonra durup, yeni bir hareket planlamalıyız. Uzak mesafelere ulaşmak, yakın mesafelere gitmekle mümkün olur. Yüzlerce fırsatı doğru yakalayıp, doğru yönettikten sonra, güçlenip, milli devleti kurmaya hazır olacağız. Yeterince güçlü ve hazırlıklı olursak, büyük fırsatlar yakalayıp ya da yaratıp, büyük hareketler başlatabiliriz. O zaman, tarihi değişiklikler, dünyanın güç dinamiklerindeki değişiklikler, savaşlar, beklenmedik olaylar, büyük halk isyanları ve benzeri fırsatları yakalayıp, elimizdeki güç ve planlarımız ile, Güney Azerbaycan’da yönetimi ele geçirip, milli hükümeti kurabiliriz.

Tüm planlarımızda ve taktiklerimizde milli hareketimizin tabanı yani sosyal tabanının korunmasına da dikkat etmeliyiz. Bir hareketin tabanı, onu temsil eden siyasi elit ve organizasyonlar tarafından desteklenip, sahip çıkılmazsa, o hareket ve taban kitleye, başkaları sahip çıkar ve kendi istedikleri yönde yönlendirir. Tüm faaliyetlerimizde, Türk dilinde ve Azerbaycan ile ilgili konuşmalar ve sloganlarımız olmalıdır. Milli hareketi yansıtan semboller ve bayrakları öne çıkarmalıyız. Milletimizin hareket ve eylemlerine sahip çıkıp, zaferlerini (ne kadar küçük olursa olsun) kutlamalıyız.