Adaletçilik

Adalet insanın doğal hakkı, huzurun anahtarı ve medeniyetin ilk şartıdır. İnsan ruhu ve insanlık tarihinin her zaman en temel değerlerinden biri olan adalet, bir toplumun düzenini sağlar ve insanların birbirine saygılı ve adil olmasını teşvik eder. Adalet insan haklarını koruyup haksızlıkların önüne geçerek, toplumu bir arada tutar ve daha güçlü kılar. Adalet yalnızca servet ve maddi şeylerle ilgili değil, yaşamın tüm sosyal ve kültürel imkanlarının da dengeli paylaşımıdır. Bir devlet adalet üzerine kurulur ve hazinesi adalettir.

Adaletin temeli hakkaniyet, erdem, his ve vicdandır. Güney Azerbaycan milli hareketinin adalet ilkesi bu manevi ve duygusal köke dayanarak halkımızın ve dünyanın vicdanına, yani insanların içindeki adalet duygusuna seslenir. İran devleti, kurulduğundan beri, Güney Azerbaycan Türklerine, sistematik şekilde soykırım politikası uyguluyor. Milletimizin dilini, kültürünü ve tüm manevi varlıklarını aşağılayıp baskı altında tutarak, insani haklarını yok sayıyor. Güney Azerbaycan’ın topraklarını bölüp, milli kimliğimizi silmek istiyor. Tarihi eserlerimizi, çevremizi ve doğamızı kasten yok ediyor. Belirli politikalarla, Azerbaycan’ın gelişimini engelleyerek, halkımızı işsiz, yoksul ve çaresiz duruma getirip, kendi topraklarından sürgün etmeye çalışıyor. Bu sistematik apartheid’e karşı çıkanları da, ağır işkence ve hapis cezalarıyla susturmaya çalışıyor. Bu zulüm ve adaletsizliklerden, ancak bizi temsil eden bir milli devletin kurulmasıyla kurtulabiliriz ve başka hiçbir çaremiz yoktur. Artık başka yolların hepsini geçmiş yüz yılda denedik. Güney Azerbaycan milli hareketi, adaletsizliklerden canı yanmış, Türk olduğu için aşağılanmış ve ekonomik felaketlere sürüklenmiş insanların, hak ve adalet davasıdır. Bu hareket ne zulüm, ne de merhamet, yalnızca adalet istiyor.

Yüzyılların adaletsizliklerini Güney Azerbaycan’dan kaldırmak için hem yıkıcı adalete, hem de onarıcı adalete ihtiyacımız vardır. Yıkıcı adalet, eşitlik temelinde olur ve herkesin görevi ve emeğinin karşılığını almasını sağlar. Ancak onarıcı adalet sayesinde, mevcut bozukluklar da düzelip, gerçek eşitlik sağlanır. Onarıcı adalet, geçmişteki varlık ve hak dağılımındaki adaletsizliklerin telafi edilmesini sağlar. Örneğin yüz yıldan fazladır Azerbaycan’ın baskı altında tutulan kültürü ve dili, diğer diller ve kültürlerle eşit duruma gelene kadar, onarıcı adalete tabi tutulmalıdır. Aynı şekilde Tahran, Kazvin, Hemedan, Bicar ve Hazar Denizi şehirleri gibi Güney Azerbaycan’ın daha fazla asimilasyona maruz kalmış bölgelerinin Türkleri için de, onarıcı adalet sağlanmalıdır. Kadınların sosyal ve ekonomik durumları, erkeklerle eşit seviyeye gelene kadar, onarıcı adalet uygulanmalıdır. Milli hareket olarak, organizasyonlarımızda ve faaliyetlerimizde kadınlara onarıcı adalet çerçevesinde, pozitif ayrımcılık sağlanmalıdır. Merkezinde, yönetiminde, temelinde ve içinde kadınların olmadığı bir siyasi mücadele, mücadele değildir.

Güney Azerbaycan milli hareketi olarak, mücadelemizde, kararlarımızda ve faaliyetlerimizde her zaman adil olmalıyız. Yönettiğimiz organizasyon ve kuruluşlarda, görevleri insanların emekleri ve sorumluluklarına göre dağıtmalıyız, dostluk ve yakınlığa göre değil. Milli aktivistleri ve organizasyonları eleştirirken adil olmalıyız. Mevcut durumu göz önünde bulundurarak eleştirmeliyiz, ideallere dayanarak değil. Yalnızca mücadele eden ve iş yapan milli aktivistleri ve organizasyonları değil, parlak fikirleri olan ama hiçbir iş yapmayanları da sorgulamalıyız. Görüş bildirmekle eleştiriyi birbirinden ayırmalıyız. Her insan her konuda görüşünü bildirme hakkına sahiptir, ama eleştirmek için o konuda bilgili ya da deneyimli olmalıdır. Uygulanması mümkün olmayan nedenlere dayanarak reddetmenin adı eleştiri değildir. Tepede oturup savaşı izleyip, sonra aşağı inip, hayatta kalanların başına vurmanın adı her ne olursa olsun eleştiri değildir.